FESAT
6.cüz
AYET:
Maide Suresi 33. ayet:
Allah ve Resûlü’(nün hükümleri)ne karşı savaş açan ve (bu hükümlerin yapılmasını istemeyerek ve aksini yaparak) yeryüzünde anarşi/fesat çıkartmaya çalışanların cezası ancak (verilecek hükme göre ya) öldürülmeleri, ya asılmaları, ya (sağ) elleriyle (sol) ayaklarının çapraz kesilmesi ya da (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, onlar için dünyada bir rezilliktir. Âhirette ise onlara büyük bir azap vardır.
AÇIKLAMA:
Allah ve Resûlü’ne karşı savaş açma iki türlü olur. Biri, Allah’ın emirlerini/hükümlerini hiçe sayarak onları toplumun yaşamından kaldırmak, emirlerini yasaklamak, haram kıldıklarını da serbest bırakmak ve onlara imkânlar tanımakla; diğeri de fertlerin toplum düzenini bozucu/anarşist hareketleriyle olur. İslâm, bir insanın başkasını kasten öldürmesini bir insanlık suçu sayar ve bütün insanları öldürmüş gibi kabul eder. Yol kesme, soygun ve öldürme olayları toplumun huzurunu bozduğu için devlete karşı işlenmiş bir suç kabul edilmiş ve cezalar konulmuştur. Aşağıda görüleceği şekilde bu cezaları İslâm, suç işleyecek olanın kendi âkıbetini düşünmesi ve ondan ibret alıp vazgeçmesi için koymuştur. Şöyle ki:
1. Silahlanıp dağa çıkan ve orada yol kesip adam öldürenin cezası ölümdür.
2. Hem öldürmüş hem de soygun yapmışsa hem öldürülür hem de ibret için asılır.
3. Yol kesmiş, kimseyi öldürmemiş de sadece malları alıp kaçmışsa normal hırsıza göre2 cezası, iki misli olarak sağ el ve sol ayağı çaprazlama kesilir.
4. Yol kesip öldürmeden ve malları da almadan yalnız terör havası yaratıp insanları korkutmuşsa sürgüne gönderilir.
HADISLER
1.HADIS
Abdullah İbni Mes’ud radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ki sözde ve işde doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır.”
Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105
2.HADIS
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ varlıkları yaratma işini tamamlayınca, akrabalık bağı (rahim) ayağa kalkarak:
- (Huzurunda) bu duruş, akrabalık bağını koparan kimseden sana sığınanın duruşudur, dedi.
Allah Teâlâ:
- Pekâlâ, seni koruyup gözeteni gözetmeme, seninle ilgisini kesenden rahmetimi kesmeme râzı değil misin? diye sordu.
Akrabalık bağı:
- Evet, râzıyım, dedi.
Bunun üzerine Allah Teâlâ:
- Sana bu hak verilmiştir, buyurdu.
Bunları anlattıktan sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- İsterseniz (bunu doğrulayan) şu âyeti okuyunuz, buyurdu:
“Ey münâfıklar! Siz iş başına geçecek olursanız, yeryüzünde fesat çıkarır, akrabalarla ilginizi kesersiniz, değil mi? İşte Allah’ın lânete uğrattığı, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimseler bunlardır” [Muhammed sûresi (47), 22-23]. Buhârî, Tefsîru sûre 47, Edeb 13, Tevhîd 35; Müslim, Birr 16
SÖZLÜK ANLAMI
fesad kavramı, gerek fizikî gerekse sosyal düzen ve dengenin bozulması anlamında olumsuz bir duruma işaret etmek üzere ve genellikle salâhın karşıtı olarak kullanılır.
TERIM ANLAMI
Tabiat alanındaki oluş ve bozuluşu ifade eden felsefe terimi.
ÖZLÜ SÖZ
İnsan her şeyi göremez; Sevdiğin şeyler seni kör ve sağır eder. (Hz. Mevlana)
23 Ocak 2020 Perşembe
17 Ocak 2020 Cuma
ITAAT/
5.cüz
AYET
Nisâ Sûresi / 80.Ayet
Kim Peygamber’e itaat ederse muhakkak Allah’a itaat etmiş olur. Kim de (itaatten) yüz çevirirse (üzülme), biz seni onların üzerine bir bekçi göndermedik.
ACIKLAMA
Hz. Peygamber Allah’ın kulu, elçisi ve İslâm dininin temsilcisidir. Ahlâkı Kur’an’ dır. Allah’a inananlar için, dünya ve âhiret işlerinin tümünde en güzel örnek odur.Söyledikleri ve yaptıkları Allah’ın gözetimi ve izni altındadır. Kur’an’ın örnek uygulayıcısı odur. Kendisinin buyrukları da Kur’an’ın ruhuna uygun olup yalnız kendi zamanıyla kayıtlı değil, bütün zamanlarda geçerlidir. Çünkü ona Kur’an’ı açıklama yetkisi verilmiş ve hikmet öğretilmiştir. Sağlam kaynaklardan gelmiş hadislerine itibar etmeyip yalnız Kur’an’a dayandığı iddiasıyla Peygamber’i sadece bir aracı kabul etmek, kâfirliğin ve dinsizliğin bir köprüsüdür. Çünkü hayat dini olan İslâm, Allah’ın bildirmesi ve Resûlü’nün açıklama ve uygulamasıyla meydana gelmiştir. Âyette belirtildiği üzere Allah’a itaat ve sevgi, Resûlü’ne, onun hadis ve sünnetine uymakla gerçekleşir.
Kim de onlara gönül rahatlığıyla teslim olmazsa iman etmiş sayılmaz.
HADISLER
HADIS 1
Muâz radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem beni (yönetici olarak Yemen’e) gönderdi ve şunları söyledi:
“Sen kitap ehli olan bir topluma gidiyorsun, Onları, Allah’dan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın Resûlü olduğuma şahitlik etmeye dâvet et. Eğer onlar, bu dâvete uyup itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine her bir gün ve gecede beş vakit namazı kesin olarak farz kıldığını bildir. Şayet buna da itaat ederlerse, Allah Teâlâ’nın, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere, kendilerine zekâtı mutlak surette farz kıldığını bildir. Buna da itaat edip uydukları takdirde, onların mallarının en gözde ve kıymetli olanlarını almaktan sakın. Mazlumun bedduasını almaktan da son derece çekin, çünkü onun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur.”
riyazussalihin 210
HADIS 2
“Dinleyin, itaat edin. Onlar kendi yüklendiklerinden, siz de kendi yüklendiklerinizden sorumlusunuz” (Müslim, İmâre 49).
SÖZLÜK ANLAMI
Sözlükte “baş eğmek, emredileni yerine getirmek, söz dinlemek” anlamındaki tav‘ kökünden türemiş olup aynı mânayı taşır. Aslında masdar ismi olan tâat de itâat gibi kullanılır
TERIM ANLAMI
Meşrû emir ve isteklere uyma anlamında bir terim.
Hz. Ebru Bekir –radıyallahu anhü- halife seçilip kendisine biat edilince, mescide giderek minbere çıktı. Resulullah’ın her zaman oturduğu yerden bir basamak aşağıda durdu ve bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında şunları da söyledi:
-“Ey insanlar! Üzerinize emir oldum; halbuki ben sizin en muktediriniz ve hayırlınız değilim. Eğer iyi işler yaparsam bana yardım ediniz. Ve şayet doğru yoldan sapar, fena işler yaparsam beni doğru yola çağırınız.
-Ey insanlar! Ben ancak Resulullah’ın yoluna tabiyim; ben arzuma göre hareket etmeye yetkili değilim. Sizin en zayıfınız haklı olduğu müddetçe, benim yanımda en kuvvetlinizdir; en güçlünüz de, eğer haksız ise, benim yanımda en zayıfınızdan daha zayıftır. Ve zulme uğrayanın hakkı ondan alınacaktır. Ben Allah’a ve Reuslüne itaat ettiğim müddetçe siz de bana itaat ediniz! Eğer ben Allah’a ve Resulüne itaat ettiğim müddetçe siz de bana itaat idiniz! Eğer ben Allah’a ve Resulüne itaat etmezsem, siz de bana itaat etmeyiniz! (Şibli, Asr-ı Saadet, 4/51).
5.cüz
AYET
Nisâ Sûresi / 80.Ayet
Kim Peygamber’e itaat ederse muhakkak Allah’a itaat etmiş olur. Kim de (itaatten) yüz çevirirse (üzülme), biz seni onların üzerine bir bekçi göndermedik.
ACIKLAMA
Hz. Peygamber Allah’ın kulu, elçisi ve İslâm dininin temsilcisidir. Ahlâkı Kur’an’ dır. Allah’a inananlar için, dünya ve âhiret işlerinin tümünde en güzel örnek odur.Söyledikleri ve yaptıkları Allah’ın gözetimi ve izni altındadır. Kur’an’ın örnek uygulayıcısı odur. Kendisinin buyrukları da Kur’an’ın ruhuna uygun olup yalnız kendi zamanıyla kayıtlı değil, bütün zamanlarda geçerlidir. Çünkü ona Kur’an’ı açıklama yetkisi verilmiş ve hikmet öğretilmiştir. Sağlam kaynaklardan gelmiş hadislerine itibar etmeyip yalnız Kur’an’a dayandığı iddiasıyla Peygamber’i sadece bir aracı kabul etmek, kâfirliğin ve dinsizliğin bir köprüsüdür. Çünkü hayat dini olan İslâm, Allah’ın bildirmesi ve Resûlü’nün açıklama ve uygulamasıyla meydana gelmiştir. Âyette belirtildiği üzere Allah’a itaat ve sevgi, Resûlü’ne, onun hadis ve sünnetine uymakla gerçekleşir.
Kim de onlara gönül rahatlığıyla teslim olmazsa iman etmiş sayılmaz.
HADISLER
HADIS 1
Muâz radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem beni (yönetici olarak Yemen’e) gönderdi ve şunları söyledi:
“Sen kitap ehli olan bir topluma gidiyorsun, Onları, Allah’dan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın Resûlü olduğuma şahitlik etmeye dâvet et. Eğer onlar, bu dâvete uyup itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine her bir gün ve gecede beş vakit namazı kesin olarak farz kıldığını bildir. Şayet buna da itaat ederlerse, Allah Teâlâ’nın, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere, kendilerine zekâtı mutlak surette farz kıldığını bildir. Buna da itaat edip uydukları takdirde, onların mallarının en gözde ve kıymetli olanlarını almaktan sakın. Mazlumun bedduasını almaktan da son derece çekin, çünkü onun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur.”
riyazussalihin 210
HADIS 2
“Dinleyin, itaat edin. Onlar kendi yüklendiklerinden, siz de kendi yüklendiklerinizden sorumlusunuz” (Müslim, İmâre 49).
SÖZLÜK ANLAMI
Sözlükte “baş eğmek, emredileni yerine getirmek, söz dinlemek” anlamındaki tav‘ kökünden türemiş olup aynı mânayı taşır. Aslında masdar ismi olan tâat de itâat gibi kullanılır
TERIM ANLAMI
Meşrû emir ve isteklere uyma anlamında bir terim.
Hz. Ebru Bekir –radıyallahu anhü- halife seçilip kendisine biat edilince, mescide giderek minbere çıktı. Resulullah’ın her zaman oturduğu yerden bir basamak aşağıda durdu ve bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında şunları da söyledi:
-“Ey insanlar! Üzerinize emir oldum; halbuki ben sizin en muktediriniz ve hayırlınız değilim. Eğer iyi işler yaparsam bana yardım ediniz. Ve şayet doğru yoldan sapar, fena işler yaparsam beni doğru yola çağırınız.
-Ey insanlar! Ben ancak Resulullah’ın yoluna tabiyim; ben arzuma göre hareket etmeye yetkili değilim. Sizin en zayıfınız haklı olduğu müddetçe, benim yanımda en kuvvetlinizdir; en güçlünüz de, eğer haksız ise, benim yanımda en zayıfınızdan daha zayıftır. Ve zulme uğrayanın hakkı ondan alınacaktır. Ben Allah’a ve Reuslüne itaat ettiğim müddetçe siz de bana itaat ediniz! Eğer ben Allah’a ve Resulüne itaat ettiğim müddetçe siz de bana itaat idiniz! Eğer ben Allah’a ve Resulüne itaat etmezsem, siz de bana itaat etmeyiniz! (Şibli, Asr-ı Saadet, 4/51).
2 Ocak 2020 Perşembe
AHİD
3.cüz
AYET
Âl-i Imrân Sûresi / 76.Ayet:
Hayır (gerçek onların söyledikleri gibi değil), kim ahdini yerine getirir ve “Allah’ın emrine uyup günahlardan sakınırsa” (bilsin ki) şüphesiz Allah, muttakî olan (yasaklarından kaçınan ve emrine uygun yaşayan)ları sever.
feyzul furkan
HADISLER
1.Hadis:
Münafığın alâmeti üçtür. Söz söylerken yalan söyler. Va'd ettiği, söz verdiği zaman sözünde durmaz. Kendisine bir şey emanet edildiği zaman hiyanet eder." S. Buhâri, Tecrid-i Sarih, c. 1, s. 45, no: 31
2.Hadis:
Ebu Hureyre (r.a.)'den Nebî (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Aziz ve Celil olan Allah: Üç (sınıf insan) vardır ki, kıyamet gününde Ben bunların hasmıyım: 1- O kimse ki, bana (Mukaddes ismime) yemin eder de sonra ahdini bozar. 2- Bir kimse ki, hür (bir insan)ı köle diye satar da onun karşılığını yer. 3- Diğer kimse ki, bir işçi tutar, onu çalıştırır da ücretini vermez, buyurmuştur." (Buhâri, Tecrid-i Sarih Terc. Ve Şerhi, c. 6, s. 535)
TERIM ANLAMI
Antlaşma, sözleşme anlamında bir terim.
SÖZLÜK ANLAMI
Sözlükte “güvenmek, itimat etmek” mânasındaki sika (vüsûk) veya “sağlam ve muhkem olmak” anlamına gelen vesâka kökünden türemiş bir isim olan mîsâk “kuvvetli ahid ve antlaşma” demektir. Dinî metinlerde “Allah ile peygamberler ve kullar arasında gerçekleşen antlaşma” anlamında kullanılmaktadır.
AÇIKLAMA
Yemin ahdin dinî ve kutsî yönünü, söz verme de ahlâkî yönünü teşkil eder.
Bütün önceki ümmetlerden ahid alınmış olmasına rağmen, Hz. Muhammed’den ümmeti adına bir ahid alınmamıştır. Ancak Peygamber’e baş eğip tâbi olanlar övülmüş, sözünden dönenlerse yerilmiştir (bk. el-Feth 48/10).
ÖZLÜ SÖZ
Söz vermek bir mana ise sözü tutmak binbir mana... !!! herkes söz vermesini bilir ama şeref" yürekli olana.
Mevlana
3.cüz
AYET
Âl-i Imrân Sûresi / 76.Ayet:
Hayır (gerçek onların söyledikleri gibi değil), kim ahdini yerine getirir ve “Allah’ın emrine uyup günahlardan sakınırsa” (bilsin ki) şüphesiz Allah, muttakî olan (yasaklarından kaçınan ve emrine uygun yaşayan)ları sever.
feyzul furkan
HADISLER
1.Hadis:
Münafığın alâmeti üçtür. Söz söylerken yalan söyler. Va'd ettiği, söz verdiği zaman sözünde durmaz. Kendisine bir şey emanet edildiği zaman hiyanet eder." S. Buhâri, Tecrid-i Sarih, c. 1, s. 45, no: 31
2.Hadis:
Ebu Hureyre (r.a.)'den Nebî (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Aziz ve Celil olan Allah: Üç (sınıf insan) vardır ki, kıyamet gününde Ben bunların hasmıyım: 1- O kimse ki, bana (Mukaddes ismime) yemin eder de sonra ahdini bozar. 2- Bir kimse ki, hür (bir insan)ı köle diye satar da onun karşılığını yer. 3- Diğer kimse ki, bir işçi tutar, onu çalıştırır da ücretini vermez, buyurmuştur." (Buhâri, Tecrid-i Sarih Terc. Ve Şerhi, c. 6, s. 535)
TERIM ANLAMI
Antlaşma, sözleşme anlamında bir terim.
SÖZLÜK ANLAMI
Sözlükte “güvenmek, itimat etmek” mânasındaki sika (vüsûk) veya “sağlam ve muhkem olmak” anlamına gelen vesâka kökünden türemiş bir isim olan mîsâk “kuvvetli ahid ve antlaşma” demektir. Dinî metinlerde “Allah ile peygamberler ve kullar arasında gerçekleşen antlaşma” anlamında kullanılmaktadır.
AÇIKLAMA
Yemin ahdin dinî ve kutsî yönünü, söz verme de ahlâkî yönünü teşkil eder.
Bütün önceki ümmetlerden ahid alınmış olmasına rağmen, Hz. Muhammed’den ümmeti adına bir ahid alınmamıştır. Ancak Peygamber’e baş eğip tâbi olanlar övülmüş, sözünden dönenlerse yerilmiştir (bk. el-Feth 48/10).
ÖZLÜ SÖZ
Söz vermek bir mana ise sözü tutmak binbir mana... !!! herkes söz vermesini bilir ama şeref" yürekli olana.
Mevlana
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)