ITAAT/
5.cüz
AYET
Nisâ Sûresi / 80.Ayet
Kim Peygamber’e itaat ederse muhakkak Allah’a itaat etmiş olur. Kim de (itaatten) yüz çevirirse (üzülme), biz seni onların üzerine bir bekçi göndermedik.
ACIKLAMA
Hz. Peygamber Allah’ın kulu, elçisi ve İslâm dininin temsilcisidir. Ahlâkı Kur’an’ dır. Allah’a inananlar için, dünya ve âhiret işlerinin tümünde en güzel örnek odur.Söyledikleri ve yaptıkları Allah’ın gözetimi ve izni altındadır. Kur’an’ın örnek uygulayıcısı odur. Kendisinin buyrukları da Kur’an’ın ruhuna uygun olup yalnız kendi zamanıyla kayıtlı değil, bütün zamanlarda geçerlidir. Çünkü ona Kur’an’ı açıklama yetkisi verilmiş ve hikmet öğretilmiştir. Sağlam kaynaklardan gelmiş hadislerine itibar etmeyip yalnız Kur’an’a dayandığı iddiasıyla Peygamber’i sadece bir aracı kabul etmek, kâfirliğin ve dinsizliğin bir köprüsüdür. Çünkü hayat dini olan İslâm, Allah’ın bildirmesi ve Resûlü’nün açıklama ve uygulamasıyla meydana gelmiştir. Âyette belirtildiği üzere Allah’a itaat ve sevgi, Resûlü’ne, onun hadis ve sünnetine uymakla gerçekleşir.
Kim de onlara gönül rahatlığıyla teslim olmazsa iman etmiş sayılmaz.
HADISLER
HADIS 1
Muâz radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem beni (yönetici olarak Yemen’e) gönderdi ve şunları söyledi:
“Sen kitap ehli olan bir topluma gidiyorsun, Onları, Allah’dan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın Resûlü olduğuma şahitlik etmeye dâvet et. Eğer onlar, bu dâvete uyup itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine her bir gün ve gecede beş vakit namazı kesin olarak farz kıldığını bildir. Şayet buna da itaat ederlerse, Allah Teâlâ’nın, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere, kendilerine zekâtı mutlak surette farz kıldığını bildir. Buna da itaat edip uydukları takdirde, onların mallarının en gözde ve kıymetli olanlarını almaktan sakın. Mazlumun bedduasını almaktan da son derece çekin, çünkü onun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur.”
riyazussalihin 210
HADIS 2
“Dinleyin, itaat edin. Onlar kendi yüklendiklerinden, siz de kendi yüklendiklerinizden sorumlusunuz” (Müslim, İmâre 49).
SÖZLÜK ANLAMI
Sözlükte “baş eğmek, emredileni yerine getirmek, söz dinlemek” anlamındaki tav‘ kökünden türemiş olup aynı mânayı taşır. Aslında masdar ismi olan tâat de itâat gibi kullanılır
TERIM ANLAMI
Meşrû emir ve isteklere uyma anlamında bir terim.
Hz. Ebru Bekir –radıyallahu anhü- halife seçilip kendisine biat edilince, mescide giderek minbere çıktı. Resulullah’ın her zaman oturduğu yerden bir basamak aşağıda durdu ve bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında şunları da söyledi:
-“Ey insanlar! Üzerinize emir oldum; halbuki ben sizin en muktediriniz ve hayırlınız değilim. Eğer iyi işler yaparsam bana yardım ediniz. Ve şayet doğru yoldan sapar, fena işler yaparsam beni doğru yola çağırınız.
-Ey insanlar! Ben ancak Resulullah’ın yoluna tabiyim; ben arzuma göre hareket etmeye yetkili değilim. Sizin en zayıfınız haklı olduğu müddetçe, benim yanımda en kuvvetlinizdir; en güçlünüz de, eğer haksız ise, benim yanımda en zayıfınızdan daha zayıftır. Ve zulme uğrayanın hakkı ondan alınacaktır. Ben Allah’a ve Reuslüne itaat ettiğim müddetçe siz de bana itaat ediniz! Eğer ben Allah’a ve Resulüne itaat ettiğim müddetçe siz de bana itaat idiniz! Eğer ben Allah’a ve Resulüne itaat etmezsem, siz de bana itaat etmeyiniz! (Şibli, Asr-ı Saadet, 4/51).